5 Mayıs 2016 Perşembe

No Contact Rule / Sıfır İletişim Kuralı


No Contact – Sıfır İletişim

Tüm psikoloji forumlarında, makalelerde, narsistik şiddet mağdurlarına yardım etmek için uzmanlaşmış psikologların ve yaşam koçlarının sayfalarında “iyileşme” için ilk öneri her zaman “No Contact” kuralı.

Bu şu demek ;

-          Narsistten fiziksel olarak uzaklaşacaksın. Aynı evde yaşıyorsan, çıkacaksın.

-          Narsistten gelen telefonları açmayacaksın. Hatta engelleyeceksin.  

-          What’s App ve sosyal medya hesaplarından sileceksin ve engelleyeceksin.

-          Ortak arkadaşlarınız varsa (üzülsen bile) onları da engelleyeceksin.

-          Sana göndereceği hediyeleri ve çiçekleri geldiği gibi iade edeceksin.

-          Email atarsa yanıt vermeyeceksin – mümkünse oradan da engelleyeceksin.

Bu sayede ne olacak? Hayatının kontrolünü tekrar eline almış olacaksın.

Narsist artık seni “kontrol” edemeyecek. Neredesin, ne yapıyorsun, ne hissediyorsun.. Hiçbir bilgi alamayacak.

Bu No Contact kuralını haftalar önce okuduğum zaman hiç hazır değildim. İstemedim. Bir kapı açık kalsın, ulaşmaya çalışsın, kovalasın istedim. Eskiden defalarca kez yaptığı gibi beni elinde ve yakınında tutmak için bir çaba harcasın istedim.

Fakat şimdi kesinlikle böyle hissetmiyorum.

Yaklaşık 15 gün önce Whats app ve telefondan engellemiştim. Böylelikle özgürleştim. What’s app’a mesaj geldiğinde “acaba ondan mı geldi” beklentisi tamamen sıfırlanmış oldu. İlk günler zor geçti kabul, fakat sonradan çok iyi geldi. Alışıyorsun.

Telefonların da engelleme özelliği var artık, bunu yapmak da iyi geldi. İş gereği cep telefonum çok sık çalıyordu, her seferinde “acaba o mu arıyor” beklentisi tamamen bitti böylece. Güzel bir his. Özgürleşiyorsun ve kontrolü eline alıyorsun.

Fakat sosyal medya bu kadar kolay olamadı benim için. Neden bilmiyorum, onu ve yakın arkadaşlarını takip etmeye devam ettim.

Bundan tam 1 hafta önce, oradaki temizliği de tamamladım. Tamamen block’ladım. Onu, ve benimle ilgili ona haber götürebilecek herkesi.

Arkadaşlarımdan da rica ettim, onlar da aynısını yaptılar. (Oh be canımıza minnet dediler hatta. Epey sinirliler ona, hatta benden daha fazla)

Böylece esas adam bana ve hayatımda olan bitene karşı tüm gücünü ve kontrolünü kaybetmiş oldu.

Onu sosyal medyamda tutmak, gün be gün yaşamımda olan bitene şahit olmasına izin vermekti. Yani yine bir tür açık kapı bırakmaktı.

Bu kararı vermek çok zor. Çok zor. Ondan tamamen ümidini kesmen, duygusal bağlarını tamamıyla koparman, bir daha hayatında onun gibi zehirli ve hastalıklı bir enerjiyi istememen ve zihinsel olarak kendinde bu gücü bulman gerekiyor.

Bu kararı almamda en büyük etken yine okuduklarım ve öğrendiklerim oldu.

Lise E Scott’ın forumu, psikoloji forumları, medikal araştırmaların sonuçları ve en önemlisi Sam Vaknin bana bu konuda müthiş destek oldular.

Sam Vaknin, Malignant Self Love isimli kitabın yazarı. Kendisi de Narsistik Kişilik Bozukluğu barından bir narsist. Doktor değil. Psikolog da değil. Fakat buna rağmen, bir çok psikolog ya da psikiyatr, makalelerinde Sam Vaknin’i refere ediyor, çünkü anlatım şekli çok sahici.

Resmen onların iç yüzünü afişe eden  bir dili var. Kitabındaki makaleleri online olarak okumak mümkün, ayrıca Youtube kanalında detaylı videoları var.

Tüm bunları okuyup bilinçlendikçe güçlendim. Çok zor oldu. Süreç hala bitmedi, devam ediyor. Durumun ağırlığını kabulleniyorum ve kendime ihtiyacım olan iyileşme zamanını veriyorum. Kolay olmayacak, ama başaracağım.

Tamamen No Contact’a geçmek, bir taşla iki kuş aslında. Böylelikle hem iyileşmeni ve özgürleşmeni başlatıyorsun, hem de narsist adama verebileceğin en büyük zararı vermiş oluyorsun. Reddedilmeye ve terk edilmeye tahammülleri yok çünkü.

Hele ki benim gibi, yoğun miktarda besine ve sevgiye alıştırdıktan sonra, bir anda bu kararı verebilecek kadar güçleniyorsan, hiç beklemedikleri bir durum oluyor ve tamamen kontrollerini kaybediyorlar.

Bunları bu şekilde yazarken ona kasıtlı olarak zarar verdiğimi ve bundan keyif aldığımı fark ediyorum. Fark ettiğimde üzülüyorum, kötülük yapıyor gibi hissediyorum. Bu intikam değil, sadece adalet gibi geliyor.

Çektiğim acılar, o evde beni yalnız bırakışları, sözlü tacizleri, değersiz hissettirmeleri, yalnızlaştırmaları.. Hepsinin bir bedeli var ve bu bedeli ödemesi gerekli.

Bir narsistin en büyük düşmanı elbette ki yine kendisi. Hiçbir dış kuvvet, ona kendisinin verebileceği kadar zarar veremez.

Mesajlar at, mailler yaz, bağır, çağır.. Ona asla ulaşmaz. Onun üzerinde en etkili hasar yine kendisinden gelebilir. Bu yüzden onu kendi ile baş başa bırakmak, içindeki kaçtığı benliği ile (ya da her ne ise o kaçtığı) onunla baş başa kalmasını sağlamak kadar doğru bir yöntem yok.

Yani aslında, kendimi korumaya alıp kendi hayatımı yaşamaya devam etmem, ona verebileceğim en büyük zararı tetikliyor.

Kıskandırmaya çalış, küfürler et, cümlelerine canını yakmaya çalış.. İstediğini yap, asla bu hasarı veremezsin.

Sen onu hayatından çıkartarak, ve kendini toparlayıp güzel bir hayat yaşamaya başlayarak, onun aslında ne kadar ‘normal’ ne kadar ‘sıradan’ bir insan olduğunu hatırlatıyorsun. Bunu kaldıramaz. Senin hayatında sana acı vererek var olması bile onun ne kadar büyük ve güçlü olduğunun göstergesi. Sen kontağı ve kontrolü keserek bu hissi onun elinden alıyorsun.

Sen kimsin de onu terk ediyorsun?

Sen kimsin de o seni değersizleştirmeden onun hayatından gidiyorsun?

Sen kimsin ki kendi kontrolünü elinden alıyorsun?

Her seferinde sahte sahte “arkadaşlarınla daha sık vakit geçir, ben hayatımdaki kadının ayaklarının üzerinde durmasını isterim, bağımsız kadınlar güçlüdür” vb cümleler kursa da, derinlerde tamamen manipüle edeceği, “gel dediğimde gel, git dediğimde git” diyebileceği bir kadın arıyor.

Hiçbir şey ama hiçbir şey göründüğü gibi yaşanmıyor.

Bir yaşadıkların var, bir de sinsi sinsi derinden sana yaşattıkları.

Sonuç olarak iyileşmenin ve kontrolü eline almanın ilk kuralı No Contact. Çok zor, ben de tamamen hazır hissetmeden verdim bu kararı. Duygularımı bastırmak ve tamamen beynimi kullanmak zorunda kaldım. Fakat her geçen gün “iyi ki” diyorum. İyi ki yapabilmişim.

Sanıyorum birkaç ay sonra bunu yapabildiğim için kendimle gurur duyacağım.

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu kaynakların sadece ingilizcede olduğunu düşünüp üzülüyordum.
    Böyle bir blog olmasına ve türkiyedeki arkadaşların da ulaşabilmesine çok sevindim !

    YanıtlaSil
  3. Yazdıklarınız ve emekleriniz için teşekkürler. Sevgiyle mutlu kalın.

    YanıtlaSil