26 Nisan 2016 Salı

Ailesi


Görünürde mükemmel insanlar. Cidden.

Saygın bir aile. Kültürlü. Anne kariyeri olan biri (uzun süre çalışmış, sonra emekli olmuş). Baba avukat (hala çalışıyor, çok aktif olmamakla beraber işinin başında).

Güzel bir evde oturuyorlar. Güzel bir semtte. Yazlıkları var. O’nun gidip kalmadığı. (Çünkü beğenmiyor.)

Kız kardeşi var bir de. Nişanlandı geçtiğimiz günlerde.

Instagram’daki aile fotoğraflarına bakıyorum bunları yazarken. Öyle cici, öyle düzgün, öyle mükemmel görünüyorlar ki.

Babasına hayran. Annesine de aslında, ama daha çok babası (benim gibi). Ailesine düşkün, fakat onlarla da ilişkisi mesafeli. Evde telefon konuşmaları onlarla da hep kısa sürerdi.

Genel Müdür olduğunda ilk işi ailesini arayıp “Ben Genel Müdür oldum” demek olmuş. Tamam, bu normal, herkes böyle bir durumu ailesine söyler tabi. Ama onun durumu biraz daha farklı, hissediyorum. Sürekli onlara ne kadar iyi olduğunu ıspatlamak gibi bir çabası vardı. İşiyle gururlanırdı evet. Kazancıyla da. Hatta onlara maddi destek sağladığı zaman ben de gururlanırdım. Kız kardeşinin nişan töreninin masraflarını üstlendi, sağlık sigortasını üstlendi vs. Çok hoşuma gidiyordu bu desteği mesela, helal diyordum hep.

(Hatta unutmam, ilk görüştüğümüz dönemlerde alkolü içer içer sürekli arardı beni. Sürekli ama, sapkın vaziyette. Sabah bir kalkardım 7-8 cevapsız arama olurdu mesela telefonum sessizdeyse. O aramalarda bana "Ben CEO'yum, benim XYZ marka arabam var" falan derdi. Tabi ki de garipsemiştim ama klasik bir erkek güvensizliği sanıyordum işte o zamanlar. Gülüyordum da biraz. Sabah söylediğimde ya hatırlamaz ya da lafı çevirirdi.)

Aslında ailesiyle daha fazla vakit geçirmek isterdi, ama hiç zaman ayırmazdı. Hep yüzeysel (klasik)

Onlara gittiği zamanlar sevinirdim ben. Hep daha fazla vakit geçirsin isterdim.

Babasının çok saygın ve sevilen biri olduğunu öğrenmiştim en yakın arkadaşından. Onu herkes seviyor gerçekten. Ve sanki ona yaranma, ona layık olma gibi çabaları vardı kendi içinde, hep böyle hissettim.

Daha ayrılmamızdan 1 gün önce, her şey kötüyken babasına telefonda “Biz de … ile beraberiz işte, yemek yedik dışarıda, eve geldik şimdi televizyon seyrediyoruz” dedi. Onlara karşı da kullandı hep beni. Fotoğraflarımı gönderirdi, övgüler aldıkça böbürlenir, gururlanırdı falan.

Aslında “normal” bir hayat yaşamak ister gibi bir hali vardı. Bunu biraz yaşına da veriyorum, zira yaşlandıkça yalnızlaşma korkusu geliyor bu insanlara. Çünkü güzelliklerini, çekiciliklerini kaybediyorlar zamanla. Ve eminim, ailesinin de (70 küsür yaşında insanlar), biriyle mutlu olduğunu görme istekleri vardır içlerinde. Bence oğullarını çok ama çok iyi tanıyorlar. Belki bu rahatsızlığın ismen farkında değillerdir, bilemem. Ama onu en iyi tanıyanlar onlar. Bence öyle.

Bir de en yakın arkadaşından şunu duymuştum “Çocukken evde kız kardeşi hep daha çok ilgi görürdü”. Bu da kişiyi narsistik kişilik bozukluğuna itebilen etmenlerden biriymiş. Sanki bu adamın (o zamanlarda o küçük oğlan çocuğunun) üzerine çok gidilmiş gibi hissediyorum. Babası tarafından özellikle.

Bir kere tartıştığımızda, yemek yiyelim istedi, olur dedim. Tatsız bir yemek olacaktı, belliydi. Kaçındı (klasik). Tam 1 saat kala yemeği iptal etti. (Bu da çok yaptığı bir şey. Asla uzun vadeli planlar yapmaz, verdiği randevuları sürekli değiştirir. Arkadaşlarında ve işte de böyle, sadece bende değil). Ben de sinirden ağlamaya başladım ve “Neden böylesin sen? Kim ne yaptı sana?” dedim.. Yüzüme kapattı. Evine gitti, içti. Evinde babasına ait bir viski bardağı var. Üzerinde Mickey Mouse var. Çiftmiş bu bardaklar, birini ailesinin evinde bırakmış, birini almış. Onunla içerdi viskisini evde.

O akşam, Instagram’a o viski bardağının fotoğrafını koydu ve altına not düştü “Bazen bir çok şeyi küçük bir bardakta görüyorsun..”

Bunun anlamını anlayan tek kişi bendim. Bilerek yaptı. Hep yapardı bunu aslında, farkında olduğunu asla direk söylemez, ama hep ima ederdi. Yakalanmak için ardında iz bırakan seri katiller gibi. Hep ufak ufak çıtlatırdı, özellikle alkollüyken. Yardım ister gibi. Ben böyle algılardım. Belki bu da manipülasyonlarından biriydi, bilinç dışı yapıyordu, bilemiyorum.

Ama anne ile kurulamayan bağın yanında, babayla da ilgili çok derin sorunları olduğunu ben her zaman hissettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder