26 Nisan 2016 Salı

Biz dünyalılar, insan değiliz. Sadece besiniz onlar için.


Şu an ne durumdayız?

Bana müthiş öfkeli.

Tam 2 hafta önce bugündü onun evinde en son kaldığım akşam.

Belki de ilk defa çok ciddi kavga ettik o akşam.

Alkolden beyazı sarıya dönmüş gözlerinde kırmızı kılcal damarlar vardı. Ela gözlerinin göz bebekleri kocaman olmuştu. Kaşlar çatık. Dip dibeyiz. O bakışı asla unutmayacağım. O bakış, benim ilk kez gördüğüm “narsist öfke” bakışıydı. (Narcissistic rage)

Ben hiç gitmedim onun hayatından. Sanıyorum 3-4 defa ayrıldı benden, hiç müsaade etmedim. O her zaman yaşadığı on&off ilişki kalıbına girmeyi reddettim hep. Çünkü, bana göre, o insanların güvenilmez olduğunu düşünüyordu. İnsanlar güvenilmezdir, her zaman bırakıp giderler. Ben bırakıp gitmek istemedim işte. Yanında olduğumu, yanında kalacağımı bilmesini istedim. Böylelikle esneyebilir, hayata biraz daha güvenle yaklaşabilirdi diye düşündüm.

Saçmaymış.

Ama güzelmiş de. Ne güzel sevebiliyormuşum sevdiğimde.

Hiç gitmediğim için, hiç gidemeyeceğimi düşünüyordu. Oysa evime döndüm. Ve birkaç gün sonra yeniden gezmeye ve eğlenmeye başladım. En azından sosyalleştim, yemeklere gittim.

Instagram’da hala takipleşiyoruz. Geçtiğimiz Cumartesi günü Burgazada’da rakı sofrasında olduğumu gördüğünde müthiş öfkelendi. Biliyorum saçma gelecek ama zihninden geçen şuydu “Nasıl gezebilir? Nasıl mutlu olabilir? Olamaz. Olmamalı. Bensiz iyi olmamalı.” Çok eminim böyleydi.

Ertesi sabah Moda’da kahvaltı yaptım. Bunu da gördü ve delirdiği an o an oldu. Kontrolünü kaybetti. Biliyorum. Hissediyorum.

Instagram’ında 4 senedir 100 küsür fotoğraf paylaşan adam, o gün Rumeli Kavağı’nda üstüste 3 farklı fotoğraf paylaştı. Resmen benimle yarıştı. “Ben de iyiyim” dedi. Hatta hızını alamadı, bir vapur fotoğrafı koydu ve altına “Bir kavak’tan diğerine” yazdı. Beni hiç şaşırtmadı, gecenin ilerleyen saatlerinde o fotoğrafı sildi. Hep yapar. Kontrolünü ve dengesini kaybettiğinde yapıyor bunu.

Bir başka erkekle rakı içip ertesi gün kahvaltıya gittiğimi görmek onu delirtti. Ama klasik bir kadın-erkek kıskançlığı değil bu, çok daha farklı bir şey. Bu hissettiklerinin benimle ilgisi yok. Sadece onunla ilgisi var.

Son 1 senede onun mükemmel manipüle ettiği, kontrolü altında tuttuğu bir kaynak, bir besindim ben. Nasıl oluyordu da bu kadar kısa sürede toparlanıp iyi vakit geçirebiliyordum? Tek derdi buydu. Her şeyde olduğu gibi, derdi yine kendiyleydi.

Narsistik Yara (Narcissistic Injury). Bu kişilerin derinde hissettikleri yetersizlik ve utanç duygusunu tetikleyen yaralar. Bunlar bir çok şey olabilir. Örneğin, ona telefon açıp ya da mesajlar atıp “sen şöylesin, sen böylesin” demek onu yine besler. Ama onu hiç umursamamak, sanki o hiç yokmuş, hiç hayatıma girmemiş gibi davranmak ciddi bir narsistik yara açar. Çok değişik değil mi? J Anlatayım.

Narsistik Besin / Kaynak

Narsistik kişilik bozukluğu olan insanlar, bizleri, yani normal insanları “insan” gibi görmezler. En azından kendileri gibi görmezler.

Bizi sevmezler. Bize saygı duymazlar. Biz sadece onların menfaatlerini ve ihtiyaçlarını karşılamak için varızdır.

Bu zaman zaman para, seks, ilgi, vakit geçirmek, prestij vs olabilir. Kişiye ve gereksinime göre değişir.

Şöyle düşünelim ; onlar birer vampir. Beslenmeleri gerek. Kaynak gerek. Biz de besiniz, kaynağız. Bizde bol miktarda kan var (sevgi, ilgi, hayranlık). Bu yüzden bize ihtiyaçları var, hem de delicesine. Asla yalnız kalamazlar asla. Bak nasıl bir çelişki, aslında kendini herkesten üstün gören, hiçbir dünyalı insan ile kendini aynı kefeye koymayan bir kişi, insanlara çaresizce ihtiyaç duyuyor. Ne tatsız bir durum. İşte tam da bu yüzden, insanları sevmiyorlar. Hatta içten içe insanlara ihtiyaç duydukları için bu durumdan hoşnutsuzlar.

Şimdi onlar vampir. Kan bizde var. Bu sebeple bizimle iletişimde olup beslenmek zorundalar.

Onlar hep en iyi insanlarla arkadaşlık kurmalılar. (Son zamanlarda onda bu biraz değişmişti, onu da anlatacağım)

Hep en iyi, en güzel, en parlak, en ışıltılı, en sevilen kadınla beraber olmalılar. Bu ben oluyorum sanırım. Çok iyi olduğumdan değil, o beni öyle gördüğünden.

Bende, onu tamamlayan, onda eksik olan bir şeyler vardı muhakkak. Sosyal çevre olabilir, güzellik olabilir, kafasındaki kriter her ne ise, bende bol miktarda vardı. Sonra beni manipüle edip tamamen kontrolü altına almayı başardığında da, beni malı gibi görmeye başladı zihninde. Çok acı ama gerçek bu. Ve ne yazık ki bunu birkaç haftadır görebiliyorum.

Ben onun damarına bir katater taktım, ve mütemadiyen hiç durmadan besledim onu.

Yetti mi? Elbette hayır. Asla yetmez. Her ne yaparsan yap, her dediğine evet de, kendini yok et, isteklerini ikinci plana at, yine yetmez. Her zaman daha iyi bir kadın, daha büyük bir aşk olabilir onların dünyasında. Dolayısı ile arayışı hiç bitmez. Sürekli yedekleri vardı. 2-3 tane minimum. Beslendikleri farklı kaynaklar vardır.

Ama, hayatında her zaman bir ana besin kaynağı olmalı. Her zaman. Bu birincil besin kaynağı değil bu arada, ikincil. (Secondary Narcissistic Supply). Yani şöyle, gün içerisinde ilgiyi işten, arkadaşlarından ya da diğer kadınlardan almayı başarırsa şayet (Primary Narcissistic Supply), seni hemen ikinci plana atabilir. O gün görmezden gelebilir. Aramayabilir. Merak etmeyebilir.

Fakat o gün kısmen besinsiz bir gün geçirdiyse, sen kraliçe olursun. Yapışır. Bırakmaz.

Yani ne acı ki, sen aşk dolu bir ilişki yaşadığını zannederken, yalnıza kanın emiliyordur. Duyguların, hislerin, bedenin, sosyal çevren, sohbetin her şeyin kullanılıyordur.

Onun hayatından bir anda çıkıp gitmem onu bu yüzden çok yaraladı işte. Besinini kestim. Katateri çıkardım bir anda. Besinsiz kaldı. Daha doğrusu, illa ki vardır görüştüğü birileri, hatta ben varken de görüşmüştür, olası. Fakat ana kaynak gitti. O pırıltılı, ona sosyal statü sağlayan, ailesine ve arkadaşlarına tanıştırdığı model kaynak bir anda gitti. Bu yüzden müthiş öfkeli. Çünkü standart döngüsünde, benim yerime birini bulması gerekliydi. Benden daha pırıltılı, daha besleyici ve en önemlisi yeni/yıpranmamış/taze bir kaynak bulduğu anda beni bırakacaktı. (Benim de başıma birebir bu geldi, anlatacağım). Fakat kontrol edemedi. Planladığı gibi olmadı. Öfkesi bu yüzden. Kana susamış vampir gibi. Sadece şırıngalarla besleniyor şu an. Serum yok.

Şu an bunları fark ederek yaşadığım içsel çatışmayı hayal edebilir misiniz?

Ben bir adama aşık oldum. Üstelik geçtiğimiz 4-5 sene içinde hayatıma hiç kimseyi sokmamıştım. Anlık flörtler ve denemelerden öteye gidememiştim. Fakat şimdi, ayaklarımı yerden kesercesine yaşadığım aşkın tamamen biyonik/sahte bir şey olduğunu öğreniyorum.

Yani kral çıplak falan değil, kral aslında yok!


Olmayan  bir adama, bir illüzyona, bir oyuncuya aşık oldum. Yaşananların hiç biri gerçek değildi. Ben yalnızca bir besindim. Hayatındaki herkes gibi.

Bu tipik bir çapkın erkek / kandıran erkek hikayesi değil. Bu çok farklı bir durum. Çok farklı.

Arkadaşlarım her üzüldüğümde “Bırak artık bu adamı, harap oldun, yapabilirsin, biz yanındayız, bu yaşadığınız ilişki değil” dediğinde bön bön suratlarına bakıyor ve öfkeleniyordum. Öfkelendiğimi hissettiğimde kendimi sorguluyordum ve sinir oluyordum kendime.

Ben değil miyim zararlı bulduğu arkadaşlıklarını bir anda silip atabilen?

Ben değil miyim “kurumsal hayat bana göre değil” deyip 10 senelik konfor alanından çıkıp kendi işini kuran?

Bana ne oluyor?

Bu adam bana ne yapıyor?

Neden bu kadar acizim?

Korkunç değil mi. Baktım arkadaşlarıma da zarar veriyorum, onlardan da uzaklaştım bir süredir. Dedim ki “bir süre kendimle kalayım” iyi de yaptım. Gerekliydi.

Yine görüşüp konuşuyorum herkesle tabi ama asla derinleşmeden.

Sonra araştırınca gördüm ki, yalnız değilim. Bu tipik bir ayrılık değil.

Tamam, kabul, bende ayrılıklar hep zor oldu, hep. (Separation anxiety). Ama bu yaşadığım, normal insanlarda bile böyle bir his yaratırken, bende x 8 oldu haliyle.

Bir çok kadın yazmış “arkadaşlarım beni anlamıyor, bırak gitsin diyorlar, sen bunu yapabilirsin, bu gücü kendinde bulabilirsin, hayat çok kısa, çok güzelsin, saçmalama, bırak artık önüne bak” diyorlar. Ve o kadınlar da aynı benim gibi “kolaysa sen yap” tepkisi veriyor. Yani bu adamlardan ayrılmak, normal bir ilişkideki gibi kolay olmuyor asla. Adamlar çok iyi olduklarından değil, müthiş tekniklerle beynimizi yıkadıklarından. Forumları okudukça, başka kadınların hikayelerine şahit oldukça yalnız olmadığımı anladım ve gerçekten çok iyi geldi. Çünkü en yakın arkadaşlarım bile anlamıyor beni. Diyorlar ki “bu bir süreç, elbette ki acıtacak, ama zamanla geçecek” öyle değil. Değil işte. Sadece yaşayanlar anlayabiliyor. Bunları yazmamın sebebi de bu zaten.

Öyle sağlam maniplasyon yapıyorlar ki, beynin yıkanıyor ince ince. Hiç fark etmeden.

Bir tür bağımlılık. Psikolog bir arkadaşım dedi ki “Bağımlılık dediğin şey, maddeyi ilk kullandığında aldığın hazzı yakalama çabası”. Yani ilişkinin ilk dönemindeki “lovebombing” aşamasını geri kazanma çabası benim için. Allahım ne günlerdi o günler..




8 yorum:

  1. Sen de gördüğü şey, en önemli besin kaynağıydı zaten..pozitif enerji, samimiyet, spontanlık, kurgusuz yaşam biçimi:)

    YanıtlaSil
  2. Mail atmıştım size... Belki bir süre sonra bu mail adresinin şifresini bile unutacak kadar unutma isteğiniz var çok da haklısınız. Ama dilerim benim mailimi görürsünüz. Çünkü önemli!

    YanıtlaSil
  3. bu yazılar için çok teşekkür ediyorum detaylar tam örtüşmese de ben nde bir senelik bi ilişkide benzer şeyler yaşadım ama hala kendim suçlama dönemini geçeömedim. Bu yüzden benzer hissedenlerle konuşmaya ihtiyacım var. Blog sahibi dediği gibi haklı olaeak bu defteri kapamış ve pek ilgilenmiyor olabilir. Yorum yapanarkadaşlarla konuşabilmeyi isterdim.

    YanıtlaSil
  4. Rica ederim.. narsistiliski@gmail.com adresine email gönderebilir ya da yorum yazmaya devam edebilirsiniz.

    YanıtlaSil
  5. Email'lerinizi okudum ve yanıtladım.

    YanıtlaSil
  6. Narsiste aşık olanın kişiliğide burada önemli. Hangi etkenler sizi bu adamlara çekiyor, mesela bağımlı yada histrionik olabilirmisiniz?

    YanıtlaSil
  7. Bana yardım eder misiniz lütfen 🙏

    YanıtlaSil